Diğer yazılarımın internette yayınlanmasından pek memnun değilim çünkü beni utandırdıklarını ve yaptığım ve/veya bana yapılmasına izin verdiğim şeyleri açığa çıkardıklarını düşünüyorum. Yine de, en azından ilki olan “Eight Days in a Bondage Contract”ı okumanızı tavsiye ederim; böylece bir itaatkâr olarak BDSM dünyasına girişimimi çok daha iyi anlayabilirsiniz. Esaret ve istismarı da içeren itaatkâr bir rol üstlenmem, normal A Tipi kişiliğimle ilgili stresi azaltıyor. Ancak, günlüklerin uzun olduğunu unutmayın; eğer zamanınız yoksa veya sadece hızlıca okumayı tercih ediyorsanız, onları aramak yerine size esaret fetişimin kısa bir özetini vereceğim. Küçüklüğümden beri esaret düşüncelerim vardı. Yetişkin olduğumda bu düşünceler, kadınları cinsel esarete sokma gibi çeşitli fantezilere dönüştü. Aynı şekilde tam tersini de hayal ediyorum; bir kadın tarafından bağlanıp cinsel olarak kullanılmayı. Ama çok mutlu bir evliliğim olduğu için, bu hayallerimi sadece eşimle gerçekleştirmek istiyorum.